New Orleans adına karaladığım ilk iki yazı okumuşsanız bu
üçüncüsü biraz daha eğlenceli olacaktır eminim. Çünkü, Bu kısımda Bourbon St.’den
bahsedeceğim biraz da. Burası N.O.’ın en hareketli ve meşhur yeridir vesselam.
Bourbon Street, New Orleans’ın French Quarter bölgesinde yer
alan bir sokaktır aslında. Bizdeki İstiklal Caddesi gibi yalnızca yaya
trafiğine açık ve yalnızca turizm ve eğlence amacıyla hizmet veren 700-800
metre falan uzunluğunda bir sokak. Adından da anlaşılacağı gibi bu sokakta
alkol revaçta. Alkol varsa eğlence de vardır mantığıyla sokağın başından
giriyorsunuz. Ve izlenimler şöyle:
Sokak hava kararmaya başlayana kadar sessiz ve temizlik
geceye hazırlık vs. ile pek cazip değil. Gündüz gözüyle görülebilecek en iyi
tarafı binaları. Çünkü hava kararınca bu ayrıntılar pek fark edilemiyor.
Binalar, genel olarak 2-3 katlı ve birbirine yapışık, mimariden anladığım
kadarıyla 1800lerden kalma, harika taş ve ahşap işçiliğine sahip çoğunlukla
otel ve barların, restoranların ve gece kulüplerinin ev sahipliğini yapıyorlar.
Hani western filmlerinde “saloon” denen mekanlar olurdu. Bunlar aynen öyle 100
küsur yıldır korunmuş saloonlar aslında. Ama tabi arka arkaya dizilmiş
onlarcası. Hava kararmaya başlayıp da mekanlar neon lambalarını yakmaya, sokak
müzisyenleri yerlerini almaya başladı mı; sokak hareketlenir, kalabalıklaşır.
Söylemeyi unuttum, İstiklal Caddesi bir noktada benzerliğini
kaybediyor buradan çünkü burada mağazalar yerini barlara ve striptiz kulüplerine
bırakır. Kalabalıkla beraber akarken sokağın içlerine akarken barlardan ve
restoranlardan müzik sesleri yükselmeye, kulüplerden kapılarına dışarı yarı
çıplak kızlar çıkmaya, barların ikinci katlarındaki balkonlarda insanlar
yerlerini almaya başlar. Adrenalinin içinizde tırmandığını hissedersiniz. Ve
gürültüye alıştığınızda da ilk mekana ayak basarsınız.
Burada restoranlarda klasik blues çalar, kalabalıkça bir
orkestra ve mumlu masalarda yemek yiyen insanlar vardır. İçerisi buram buram
1930’lar kokar. Tabi birkaç saatine 200-300 dolar bayılanacağından burun
kıvırıp devam ediyoruz. Hani biz “kedi”yiz, orası da “ciğer”, tabi “mundar”
diyoruz. Yersen. Barlarda alkol ucuz ama sürüm fazla; müzik hızlı, ortam şen şakrak.
Her barda birer gurup var amatör (ama çok başarılı tabi) ve aslında
playlistleri birbirine çok yakın. Çalan popüler müzikler çoğunlukla klasik
rock, 80’ler ve country. Bu durum gece saat 01’e kadar böyle gibi. Biranızı
alır bir kenara çekilirsiniz, bir masaya oturur yada ayakta durursunuz. Müziğe
kapılır gidersiniz. İnsanlar kendinden geçerler, dans ederler, şarkılara eşlik
ederler… buraya kadar her şey normal. Türkiye’den farkı yoktur. Saat 21 civarı
oldu mu alkolün tüketimi artar, bodyguardlar kapılara çıkarlar ve kimlik
sormaya başlarlar. 21’in altı giremez. Bunu görünce insan soruyor “ulen ne
değişti 10 dakika içinde?” diye. Yasaksa 21’den öncede yasak ama bu bir nevi göz
ardı edilen bir ihlal. Artık içerde danslar erotikleşmeye, çift gelenler
yaklaşmaya, tek gelenler çift olmaya başlarlar. Ve belki de Bourbon Street’in
en güzel 2 adetinden biri. Garson kızlar…
Bourbon Street’te, unutamadığım iki büyük gelenek var daha
önce görmediğim. Biri garson kızların burbon servisi, diğeri kolye hediyesi.
Önce sıradan olan kolye hediye etmeden bahsedeyim de ‘tatlı’yı sona saklayayım.
Kolyeler aslında bizdeki 99’luk tespihler gibi plastik boncuklardan oluşan
renkli halkalar. Rio karnavalındaki gibi insanlar birbirlerine bu kolyelerden
hediye ediyorlar. Neye göre? Genellikle insanlar beğendikleri karşı cinslerine
veriyorlar. Birisi size kolye verdiyse sizi güzel ya da yakışıklı bulmuş
demektir. Sonra gülümser ve yola devam edersiniz. Kolyeniz boynunuzda. Alkol
damarlarda daha hızlı akmaya başlayınca, artık hediye kolye vermek için bazı
talepleri karşılamanız gerekebiliyor ki işin eğlencesi de burada başlıyor. Kolyeyi
almak için öpücük vermeniz istenebilir. Yani bir erkek olarak kolyesini almak
için hiç tanımadığınız bir kızı dudağından öpmeniz isteniyorsa buna hayır
diyemiyorsunuz. Bir de balkonlardan kolye atan insanlar var ki, alem bir olay. Balkondaki
kız olsun erkek olsun; yürüyen bir kıza seslenirler, kolyeyi vereceklerini
bunun için göğüslerini açmasını söylerler. Saat ilerledikçe açılan göğüs sayısı
da artıyor. Şimdi soracaksınız nedir bu kolyeyi bu kadar kıymetli yapan diye.
Aslında 10 tanesi 1 dolar falan gündüz saatlerinde. Amaç eğlence. Gece sonunda
boynunuzda ne kadar kolye varsa o kadar eğlenmişsiniz, popüler olmuşsunuz gibi
bir anlam yüklüyorlar size. Ayık kafayla saçma evet…
Gelelim tatlıya… Barlarda alkol ucuz demiştim. Yani 3-5
dolara bir şişe bira alınabilir. Barına ve saatine ya da barmenin sempatisine
göre bu fiyat düşebilir de, çıkabilir de. Emsal olsun diye söylüyorum 3 doların
değerini. Bir barda yaklaşık 4-5 kız garson çalışır ve burbon servisi yaparlar.
Bu laboratuarlarda kullanılan deney tüplerinin daha büyüklerini düşünün. Yaklaşık
100-150ml (kahve fincanı kadar falan, aslında tekila shot bardağı kadar) lik
tüplerin içinde renkli sıvılar taşıyan güzel ve seksi 20-22 yaşlarında kızlar
hayal edin. Bu tüplerin bir tanesi 3 dolar. Yani bir bira parası. Amaç bir
dikişte burbonu içmek yani shot yapmak. Çok sert bir alkol olmadığı için ne var
ki bunda diyebilirsiniz. Asıl olay tüptekini içebilmeniz değil, nasıl
içtiğiniz. Çünkü metod harika. Garson kız tüpün kapalı tarafını kendi ağzına
sokar, siz garsonu kucaklarsınız ve açık tarafından burbonu kafaya dikersiniz. Garson
kızımız burada bardak vazifesi görür. Gereksiz yere bir gecede böyle 5-10 tüp
götürürsünüz. Bir kızıl vardı onu unutamıyorum hala. Eğer saat 2’ye geliyorsa
ve (Louisiana kanunu gereği) mekanlar kapanmaya başlıyorsa; garsonlar alkolü
fazla kaçırmışsa sizin gibi; garson tüpü kendi ağzına boşaltır siz de onun ağzından
içebilirsiniz. İşte bu da böyle bir anı.
Striptiz kulüplerinin içini bilmiyorum maalesef. Girmedik pahalı
olur diye ama sonradan öğrendik ki çok da pahalı değilmiş. Üzüldük. Barlar
kapanmaya yarım saat bir saat kala; artık boşalmaya başlar, kendine çift
bulanlar işi pişirmeye ve sahneler de artık diskoya dönüşür. Benim zerre zevk
almadığım popo dansları yapan insanlar kopmaya başlarlar. Hani alkolün
miktarını arttırdıysanız arada sizde kaynayıp gidiyorsunuz.
Bourbon St. Genel olarak eğlenceli bir ye. Müzik doğal olarak
harika, sokak çalgıcılarını dinlemek ayrı bir zevk. Mekanların içi de dışı da
hareketli ve gürültülü ama kesinlikle sıkıcı değil. Zaten bir ortam sizi
açmazsa alternatifi 20 25 tane daha var. Saat 02’den sonra artık barlar kapanır
ve sokak hiç tekin olmamaya başlar. Yani sakın ola bir ara sokakta sızıp
kalmayın. Barların çevrelerinde bir taksi durağından araca atlayıp kaldığınız
yere götürmesini söyleyin. Taksicileri ço kibar ve güvenilir insanlar. Bunu
bize kanıtlayan ve başımızı dertten kurtaran taksici ve başımıza gelenleri
diğer yazımda anlatacağım. İnanın ki çok eğleneceksiniz. Hangover’ ın 3.filmine
hikaye olur bizimki çünkü.
Bir dahaki yazımda görüşürüz. Esen kalın hoşçakalın.
Tekila fiyatları mı arıyorsunuz? Tıklayın: tekila fiyatları
YanıtlaSil